Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

  
         Cumartesi günkü Vatan’da utanç verici bir haber vardı.. Yeni Şafak’ta çalışan bir gazeteci, çalıştığı gazete yüzünden MGK toplantısının yapılacağı salondan çıkartılmış ve hatta görevli subay tarafından içeride değil, bahçe kapısında beklemesine bile izin verilmemişti.
Aşağılanan bir gazetecinin şahsında sadece bir gazete değil, o gazetenin tüm okurları idi aynı zamanda. O okurlar arasında Meclis Başkanı da var, bakanlar da. Bu bir bölücülüktür. Yargısız infazdır.. En azından böyle bir şey ayıptır.. Bu görünüm Türkiye’ye yakışmıyor..
Böyle davranılarak Türkiye yüceltilmez, aksine dünyanın gözünde küçük düşürülür.. Buna da kimsenin hakkı yok.. Bir gün bu olayları, bir zamanlar bizim ülkemizde bunlar da oldu diye üzülerek ve başımız önümüze eğik, belki göz pınarlarımız dolarak hatırlayacağız.. Her ne kadar bu haksızlığı yapanların vicdanları sızlamasa da.
MGK’nın yapısının daha demokratik hale getirilmesi konusunda tartışmaların sürdüğü bir zamanda yaşanan olayın; anlaşılır, açıklanabilir bir yanı yok.. Bırakın konunun hukuki boyutunu, insani bir yanı yok..
Erdoğan başbakan oldu da, kızını kendine bağlı okullarda okutamıyor. O da kızını yurtdışında okutuyor.
Meclis Başkanımız deseniz, eşini resmi törenlere getiremiyor.
AK Parti iktidarda ama, hâlâ 9 ve 11 yaşındaki iki komşu çocuğuna, kendi çocuğu ile birlikte Kur’an-ı Kerim öğreten İmam Hatip mezunu bir ev hanımı jandarma baskını ile yaka paça alınıp karakola götürülüp ifadesi alınıyor..
SORULDU: Kurs vermek için izin almanız gerekiyordu, neden izin almadınız?
CEVABEN: Ben zaten kursa vermedim, niçin izin alayım.
SORULDU: Kurs vermek için daha önce herhangi bir yerden eğitim aldınız mı?
CEVABEN: Ben İmam Hatip mezunuyum. Başka yerden dini eğitim almadım.
SORULDU: Herhangi bir tarikat veya cemaate üye misiniz?
CEVABEN: Herhangi bir cemaat ve tarikata üye değilim..
Aslında cevaben “İslâm cemaatindenim ve tarikat-i Muhammedi üyesiyim” deseydi keşke..
Ele geçen suç belgeleri, Kur’an-ı Kerim ve Elif-Ba cüzü. Hasibe Yıldırım hanımefendinin (1973 doğumlu) TCK 261’den yargılanması isteniyor..
Jandarma Üstçavuş Uludağ Özel Tip Jandarma İç Güvenlik Takım Komutanı Muhterem Kılınç, kamp yapan ailelerin çadırlarını basıp fezleke düzenliyor. Cebinde de Bursa Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2003-539 sayılı müteferrik kararı var. 9.7.2003’de Cumhuriyet Savcılığı’ndan da uygun mütala alınıp işe koyulmuşlar..
Bu işin burada kalacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu iş AİHM’ne kadar gider.. Türkiye mahkûm olur..
Siyasilerin bu işe karşı yapacak şeyleri yok mu? Meclis İnsan Hakları Komisyonu bir şey yapıyor mu? Bursa milletvekilleri soru önergesi vermeyecekler mi? AK Parti Bursa İl Örgütü bu konuyu araştırmayacak mı? İl Güvenlik Kurulu bunu soruşturmayacak mı? İnsan Haklarından Sorumlu Dışişleri Bakanımız bu dosya, dışarıda önüne konulmadan bu olayı soruşturacak mı?
Tek olay ve tek örnek bu değil. İçişleri Bakanlığı olayı soruşturuyor mu bilmiyorum..
Bu ülkede bu işlerin hesabını soracak bir merci yok mu? Bir insana yapılan haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Artık bu işkence iddialarının ve bu baskıların bitmesi gerek..
Hay Allah! Ben de neden söz ediyorum.. Hükümet Meclis’e öyle bir ceza yasası sevketti ki, bütün bunların üstüne tüy dikiyor.. Arabanıza asacağınız “Maşallah” yüzünden 3 yıla kadar yatabilirsiniz. Erdoğan bir daha okursa o şiiri ağırlaştırılmış müebbed hapis istemi ile yargılanacak.. 28 Şubat döneminde son şekli verilen yasa teklifi Meclis’ten geçecek olursa bütün kazanımlar bir çırpıda sıfırlanacak.. Uyum-muyum hak getire.
Önce Adalet Bakanlığı’nın bu yasa teklifini derhal geri çekmesi gerek. Ve de hemen yeni bir yasa tasarısının hazırlanması için bir heyet kurulması şart..
Sahi söyler misiniz, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.. Benden söylemesi.. Bitsin artık bu trajikomik olaylar. Yazık oluyor bu ülkeye ve millete.. Selâm ve dua ile..

 

Abdurrahman Dilipak

 

-RUSYA'DA GEÇEN HAFTA ÇIKAN YASA İLE PASAPORTLARDA BAŞÖRTÜSÜNE İZİN VERİLİR.AMA BERLİN BAŞKONSOLOSLUĞU HALA PASAPORT İÇİN BAŞI AÇIK FOTOĞRAF İSTEMEKTEDİR.ŞİMDİ KİM KOMÜNİST KİM ÖZGÜRLÜKÇÜDÜR?

- DERİN DEVLETİN SOLCULARI (ADD) İLE DEVRİMCİ SOLCULAR KARŞI KARŞIYA!.DEVRİMCİ SOLCULAR ÖNDE...!

-MEHMET BARLAS'TAN " ASKERİN HER ŞEYE GÜCÜ YETMEZ.KIZIL ORDU MARXİZMİ KORUYAMADI NİTEKİM..."

-ABD " İHTİLALE KARŞIYIZ " AÇIKLAMASI YAPINCA GK Başkanı   AÇIKLAMA YAPAR " DEMOKRATLIĞIM  İLE GURUR DUYUYORUM." ... ( ! )

-OYAK ŞİMDİDE DEVLET İHALELERİNE GÖZ DİKTİ...YAKINDA TC YERİNE AC ÜLKESİ OLURSAK ŞAŞMAYALIM:ASKER CUMHURİYETİ...! SÜMERBANK  50 MİLYAR LİRAYA OYAK'A SATILIR, 4,5 AY SONRA OYAK AÇIKLAMA YAPAR  ; 167 TRİLYON LİRA KAR YAPTIK ! YE BABAM YE  OY BABAM OY , BIRAKINDA BİRAZDA BİZ OYAK BE KARDAŞ  ?... , HE !

- SUBAYLAR GERÇEKTEN ATATÜRKÇÜ MÜ? 14 EKİM 1935 YILINDA ATATÜRK MASON LOCALARINI KAPATIR.AMA GEL GÖRÜN HALA BİR ÇOK GENERAL MASON LOCALARINA KAYITLIDIR ! ÖRNEK EMEKLİ TBP TUĞGENERAL NECDET ATAÇ, GATA 'DAN  BİR ÇOK GENERAL ...VS. İZİNDEN GİDEN GENERALLERE BAKAR MISINIZ ?!

- 8 YILLIK EĞİTİMİN SONUCU :

ANADOLU  VE  FEN LİSESİ SINAVLARINDA 40.586 ÖĞRENCİ SIFIR PUAN  ALIR.OSS SINAVLARINDA İSE 26.000 ÖĞRENCİ  SIFIR PUAN ALIR !...  BAŞARI TABLONUZ   İLE ÖVÜNÜN ARTIK  SEKİZ YILLIKÇILAR !

- YOLSUZLUK :

*KUZEY DENİZ SAHA KOMUTANLIĞI İHALE  KOMİSYONU BAŞKANI ALBAY,8 SUBAY VE 30 İŞADAMI TUTUKLANIR ( 08.08.2003 : VATAN GAZETESİ )

*TSK'YA TAHSİS EDİLEN  BÜTÇE DIŞI  ÖRTÜLÜ  ÖDENEĞİN TESLİM  EDİLDİĞİ KURMAY PİLOT YARBAY OSMAN AYMELEK 'İN  1997-1999 - TAM 28 ŞUBAT  DÖNEMLERİ - YILLARI ARASINDA 3.5 MİLYON DOLARLIK VURGUN YAPTIĞI ORTAYA ÇIKAR : VATANI KORUYAN SUBAYLARA BİR ÖRNEK  OLARAK...!

- 28 ŞUBAT DÖNEMİNİN BÇG BAŞKANI,ESKİ I. ORDU KOMUTANI ORG. ÇETİN DOĞAN " YEMEN'DE  NEDEN KAN AKITTIK , HALA SORUYORUZ " DİYOR...YANİ YEMEN'İN  O  ZAMANLAR VATAN TOPRAĞI OLDUĞUNU BİLE BİLMEYEN BİR ADAM ORG. OLMUŞ VE VATAN SAVUNMACILIĞINA SOYUNMUŞ...!

  SORMALI TÜRK ASKERİ : " SOMALİ, AFGANİSTAN..." BÖLGESİNDE NE ARIYORDU O ZAMAN SEN NEDEN SES ÇIKARMADIN!?...

   SONRA BİR KONUŞMA YAPAR VE YEMEN'İ OSMANLI'NIN  SÖMÜRGESİ İLAN EDER , ORG.,...ONA EN GÜZEL CEVABI ZAMANIMIZIN EN BÜYÜK OSMANLI TARİHCİLERİNDEN DONALD  QUATAER , " THE OTTOMAN EMPİRE " ADLI ESERİNDE VERİR : OSMANLI'NIN  ,BATI TAHAKKÜMÜ ALTINDAKİ MÜSTEMLEKELER İÇİN UMUT KAYNAĞI OLDUĞUNU " YAZAR  ( S:11 )

  VE HALA DAHA KONUŞUR ,EMEKLİ OLACAK İKEN DE ; SİLAHLARIN DIŞARIDAN  ALINMASI  BİR YANA , ALINAN SİLAHLARIN MODERNAZİSYONU DA YİNE DIŞARIYA YAPILIRKEN , 30 SENE ORDUDA KALIP HİÇ BİR ŞEY YAPMAYAN BU PAŞA VEDA KONUŞMASINDA AB'DEN NUFÜS ARTIŞINA DEK HER KONUDA FİKİR İLERİ SÜRER AMA ASIL  İŞİNİ YAPMADAN ORDUDAN EMEKLİ OLMUŞTUR...!

  YAĞMUR EKEN FIRTINA BİÇER !

DİYORLAR Kİ " HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDEN YARARLANARAK LAİK SİSTEMİ YOK ETMEYE KİMSENİN HAKKI YOKTUR!"

BİZDE DİYORUZ Kİ "LAİKLİK ARKASINA SIĞINARAK HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ YOK ETMEYE KİMSENİN HAKKI YOKTUR !"

BİZ BÖYLE DÜŞÜNMEZDİK , BİZİ BU HALE GETİREN SİSTEMİN BİZZAT KENDİSİ!

....  , SADECE DİKTA REJİMLER ORDUYA GÜVENİR VE YASLANIR.HALKA GÜVENEN REJİMLERDE İSE ÖNEMLİ OLAN İNSANDIR, HALKTIR,HUKUKTUR !     

   BİR TEKLİFİMİZ VAR!   ASKERİN ORTAK OLDUĞU   'A  ARTIK BAŞÖRTÜLÜ MÜŞTERİLER ALINMASIN !NE DE OLSA ORASI DA  ASKERİ ALAN!!!       .

                           " KARINLAR AÇ İKEN BAŞÖRTÜSÜNE NE GEREK VAR*" DİYENLERE ;                      TEMMUZ 2003 'TE TCK  526 VE  302. MADDELERİ İLE HALA NEDEN ŞAPKA GİYMEYENLERİN           CEZASI 6 AYDAN BİR YILA ÇIKARILDI...!?  Şapka  giyen  mi var muhalefet eden mi ? ! KARINLAR AÇ   İKEN BU NE MEDENİ CEZA YASASI !

         28 ŞUBAT'LA İSLAMİ KESİM DEĞİL ; "DEVLET , REJİM , SİSTEM " KAYBETTİ : SAF,NAMUSLU,TEMİZ,RİYA , HİLE-RÜŞVETTEN UZAK OLAN , İSLAMİ HAYATA ÖNEM VEREN KESİM   KÜSTÜRÜLDÜ, KIRILDI , ÖFKELENDİRİLDİ...  SAVAŞ ANINDA,ZOR ANLARDA... ,HARAM'A BAKMAYAN , RÜŞVETE BULAŞMAYAN BİREY ARANDIĞINDA, ESKİSİ GİBİ GÖNÜLLÜ -KARŞILIKSIZ ORTAYA ATILACAK İNSANLAR ARTIK ZOR , ÇOK ZOR BULUNUR...

         BUNU SİZ GERÇEKLEŞTİRDİNİZ ! ! ! HARAM ,RÜŞVET , AHLAKSIZ VE NAMUSSUZ REJİMİNİZLE BATIN ARTIK .

     28 ŞUBATI UNUTMADIK , UNUTMACAĞIZ ! 80 ÖNCESİ " KOMÜNİZM...GELİYOR!" DİYE RANT SAĞLAYANLAR , 28 ŞUBATTAN SONRA " ŞERİATÇILAR GELİYOR " DİYEREK YOLSUZLUK,RÜŞVET ORTAMLARINA DEVAM ETMİŞLERDİR.AMA SONUÇTA KAYBEDEN DERİN DEVLET OLDU " KUTSAL DEVLET ; ÖNCE DEVLET " ANLAYIŞINI SİZLER ÖLDÜRDÜNÜZ!

     ŞU  İŞE BAKAR MISINIZ? 08.10. 1996  YUNAN UÇAKLARI BİR SAVAŞ UÇAĞIMIZI DÜŞÜRÜR...TSK NE Mİ YAPAR , HİÇ BİR ŞEY !O ZAMAN İRTİCA DOSYALARI HAZIRLAMAKLA  O KADAR YOĞUNDUR Kİ TSK  ,VATAN SAVUNMASI O SIRADA GIRLA GİTMEKTEDİR, YA O DURUM SAVAŞ HALİ OLSA İDİ...!!!???? İŞİNİZE  BAKIN EY HAİNLER, VEYA BIRAKIN BU VATANI BİZ SAVUNALIM.HEM RANT YE , HEM İŞİNİ YAPMA,HEM KÖSTEK OL!

                                                                !!! İSLAM , YAŞANARAK İKTİDAR OLUNUR, LAFLA VEYA VURUP KIRMA...İLE DEĞİL !!!

             HANİ SİZ ANNELERİMİZİN BAŞÖRTÜLERİNE KARŞI  ÇIKMIYORDUNUZ?

Veliler de türban yasağını 'deldi'

Erzurum'da 4 yıldır velilere de uygulanan türban yasağı delindi! Mezuniyet törenine iki öğrenci velisi perukla girdi

Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde 4 yıldır velilere de uygulanan türban yasağını iki öğrenci yakını peruk takarak deldi. Üniversitede dün yapılan mezuniyet töreninde trban üstüne takılan peruklar ise salonda ilginç görüntülere neden oldu.

Törene katılan öğrenci velileri arasında Fen-Edebiyat Fakültesi İngilizce Bölümü öğrencisi Handan Demirkol'un annesi Ayşe Demirkol ve yengesi Sabiha Demirkol türban krizini yanlarında götürdükleri peruklarla aştılar.

KURALLARI UYGULUYORUZ
Önceki yıllardan salona türbanlı velilerin alınmadığını bilen veli Ayşe Demirkol, "Ben tören için Kayseri'den geldim. İnancım gereği türban takıyorum. Kızım beni türban konusunda uyarmıştı. O nedenle hazırlıklı geldim. Yanımda peruk getirdim ve türbanımın üstüne peruk taktım. Problem yaşamadan salona girdim. Ama bu tür yerlere istediğimiz şekilde girmemizde ne sakınca var, anlamıyorum" dedi. Atatürk Üniversitesi Rektörü Yaşar Sütbeyaz da şunları söyledi

"Her sene uygulanan bir kuraldır. Devletin bize gönderdiği genelgelerde bu yönde talimatlar var. Biz de talimat gereği türbanlı velilerin alınmayacağını belirttik. 3-4 yıldır bu kararı uyguluyoruz. Her yıl aynı problemin yaşanması bizi de zor durumda bırakıyor. Sonuçta devletin memuruyuz. Kendi başımıza bu uygulamaları yapmıyoruz. Diğer üniversitelerde uygulanıp, uygulanmadığını bilmiyorum. Bu konuda taviz vermemiz mümkün değil."

SABAH :18.06.2003

http://www.kontr.8m.com/

'Dinci'ye çevik infaz

Cumartesi günkü Vatan'ın ilk sayfasında acı bir fotoğraf Görevli subay "dinci" denen gazetenin çalışanını kovuyor.

Türkiye'nin devlet olarak "resmi" tarifi bu Hala yargısız infazlar ülkesiyiz.

Bir kere "dinci" olmak nedir, hangi hallerde suçtur; meçhul.

Mahkeme kararı olmadan yasakla, çalışanını aşağıla!

Nerede?

Sözde artık sivilleşesi gelen MGK'nın toplanacağı Harp Akademileri'nde.

Yeni Şafak muhabirine girişte beklemeyi bile çok görüyorlar.

Hadise hem gülünç, hem acı; hem öfke uyandırıcı, hem utandırıcı.

Dünyanın en üstün ordularından birinin böyle küçük işlere bu derece büyük önem verdiğini izlemek insanın kanına dokunuyor.

Yeni Şafak muhabiri İsmail Zelvi'nin fotoğrafa da yansıyan duygularını tahmin edebildiğim için gazeteci olarak utanç duyuyorum. Zelvi şaşkın ve kızgın kendisini kovan görevli askere bakarken şöyle diyor sanki

"Hala orada mıyız? Hani bizim patronun dostu, gazetemizin medar-ı iftiharı Erdoğan başbakan olmuştu?"

Bu kovuş, ordu-millet bütünlüğüne hiçbir düşmanın indiremeyeceği kadar ağır darbedir.

Hukuka saygı şerefimiz
İnsanların fiilen nereye gelebildiklerini Erdoğan'ın başbakan olmasıyla da görenler, bu darbenin ifade ettiği milli felaketi anlamaktan aciz değiller. Ama hırs gözlerinizi bürüyünce; diş geçiremediğiniz hasmınızın köpeğini taşlarsınız.

Bu yaptığım, öncelikle orduyu savunmaktır, o tür yayın organlarını değil! Yeni Şafak'ta bir zamanlar etkin olan "hasta dinci"lerin şiddetine maruz kalmış biri olarak ne söylediğimi iyi biliyorum. O sıralarda "Hamas alkışlanamaz" dediğim için Hizbullah'lık olmuştum. Akit de hakkımda militan bıçağı bileyen yazıları eksik etmemişti. Yeni Şafak şimdi tabii ki farklı. Akit de bire bir aynı çizgide değil. Askerce kovulan Kanal 7 ve Samanyolu da hayli değişmiş. Ancak, farz edelim ki, dış görünüm itibariyle bu organlar yüzde yüz dinci -ne demekse- yayın yapıyorlar. Pekala; bu suç ise nerede yargı? Suç değilse Ordu'nun ayırım yapması yargısız infaztan başka ne anlama geliyor?

Bırakınız toplum bütünlüğü açısından yıkıcı etkisini; hukukdışı bir uygulama bu.

Orduya ihanetin daniskası
Vatan'daki o resmi gören binlerce insan içinde bir tek kişi dese ki "Süleymaniye'de Mehmetçik'in başına çuval geçirenlere karşı nazik; zavallı üç beş dindar -veya dinci- yayına karşı kabadayı! Güçlüye karşı eğik ve ezik; zayıfa karşı haşin ve sert!"

Böyle bir olumsuzluk üretmenin bedelini hiçbir askeri yetkili ödeyemez.

Bu tarz; artık Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hiç yakışmayan 27 Mayıs'çı, 12 Mart'çı, 12 Eylül'cü 'çevik' kafaların devamından başka şey değildir.

Ülkenin bütünlüğü açısından zararlı herhangi bir hamleyi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne mal etme alışkanlığı kazanmayacağım! Bu ayırımcılığın resmi bir askeri uygulama olduğu yüz milyon kere tekrarlansa dahi! Böyle bir bölücülüğü orduya dışarıdan sokulmuş fitne saymaktan vazgeçmeyeceğim!

Halkın bir kesiminin ordudan nefret etmesine yol açacak *uygulamayı, her kim dayatıyorsa, önce orduya sonra millete ihanet içindedir.

Bir yayın organı doğrudan din satıcılığı yapsa, hatta halkı dini farklılıklardan ötürü bölmeyi amaçlamış bile olsa, yargılamak askerin işi değildir. Eğer kağıt üzerinde onun işleri arasındaysa acilen çıkarılmalıdır.

Bir ordunun siyaset yapmasını kurumlaştıran devlet, ikide bir ihtilal yaşanan bir ortamdan çok daha beterdir!

ÖMER LÜTFİ METE  ( Sabah :28.07.2003 )

  * AÇTI BİLE !