gurup vakti
  bir eski hikaye
 


bir eski hikaye

o benim dülsinemdi donkişot
şansonun bile inanmadığı
dün yel değirmenlerine savaş açmaya yeminli olanlar
bana ihanet etmişler–hiç farkına varmadım
kılıcımı kınından çekinceye kadar
yenildim neticede
prangaya vurdular beni aldırmadım
ama yoksulluk büyücüsü 
çirkinleştirdiği gün onu gözlerimde
-ki ben onun ellerine doğdum bir dağ köyünde
ve o beni bir dilim ekmek için kahıra sattı –duy
ve kahır elinde çekiçlenerek yıllar yılı
tek arzumdu mutlu bir dünyaya perçinlenmek
gördüğümde dülsinemi
değerim bir dilim yürek –dedimse de
bir gülücük verip almadı
dülsinem bir ceylan yavrusu kadar ürkek
gözleri yakın yıldızlar kadar ıraktı
yüzüme bir kerecik gülmedi
ben kendime bu kadar ırak değildim
ojeli tırnağı kadar sevmedi
o düşürdü beni geri dönülmez yollara
akrebiydim yangınımdı sarmadı
sevdalarım kulağına varmadı 
ve yalana çıktı bu sevgi
o benim dülsinemdi donkişot 
şansonun bile inanmadığı
o kırk birinci haramiydi ali baba 
sen görmedin
güpe gündüz ak aydınlıklar ortasında
vermediklerini istiyordu isyankar
alabildiğine öfkeli alabildiğine bar bar
"unut" diyordu  "unut beni"
"tamam mı" diyordu "karar bu karar"
tamam değildi ama tamam dedik
yalanlığını bile bile
yalandan ölen mi var
işte o sırada 
bir iblis bize baktı
keyfinden ağzı kulaklarına varan
işte o sırada dayalıydı gözlerimiz kaldırımlara 
ve içlerinde  göz bebeklerimiz yoktu
işte o sırada keyfinden yerde yuvarlanan 
üç yaşındaki haşarı oğlanlar edepsizliğinde
bir iblis baktı bize
açılmayan susamın başında
tepine tepine ağlamak isterdim 
iblisi mest eden çaresizliğimize
o kırk birinci haramiydi ali baba 
sen görmedin

o benim cadımdı pamuk prenses 
–en doğrusu
ben yedi cücelerin sekizincisiydim
hiçbir kimse hesaba almadı beni
beyni yüreğine en yakınıydım –en kötüsü
en güçsüzü en delisiydim ve
en yakını olayım isterdim –en yadımdı
ona ait hiçbir şey öğrenemedim
en tatlı yalanlar kadar güzel
bin yalanıma yamalı tek gerçek
ilk değilse de son muradımdı
cadde cadde sokak sokak adım adım
gölgesi oldum kovaladım
dudağımda perçin perçin adı
onun için yazdım çizdim söyledim
akşamlardan sabahlara kadar
oysa o bir buzdağı bir sağır duvar
dediklerimi duymadı
o benim cadımdı pamuk prenses 
–en doğrusu


onun dediği dedik benim çaldığım düdüktü velhasılı el kelam
derdimizi birbirimize duyuramadık
sanki düşmandık her cephede çarpışan –bencil
bütün inat ve çabalarımıza rağmen
sebil olan altın yıllar yıkılan umutlar
ve kırılan gururlardan sonra
-kazanması gerekirken birimizden biri
ikimiz de –evet ikimiz de yenildik
ve benim cesedim ayakta kaldı –onunki de 
ben hayatı bu kadar acımasız bilmezdim
gerçekler bu kadar zalim olmamalıydı 
-sevda ve umut babında
değildi olmamasına ama
bizler de mutluluğu kaf dağında belledik
iki kere ikinin her zaman dört etmediğini
bize söylemedi ki  dosttan düşmandan bilenler
yıllar sonra biz de bunu anladığımızda   
gördük ki eski köprüleri götürmüş eski seller
onun dediği dedik 
benim çaldığım düdüktü  velhasılı el kelam

o beni sevmedi kız ezo gelin 
o beni sevmedi düşmanı kadar
bense unuttum eski dost gibi
bu akşam üstünde bu hatıralar 
oturmaya değmez eski post gibi
desen de boş
tamam da üstünde çoban ali var
bu uzak bozkırda güneşten kavruk
hasretlik derdinden küfelik sarhoş
bir çoban kavalı ayyuka çıkar
o beni sevmedi kız ezo gelin
o beni sevmedi düşmanı kadar


bir eski hikaye
 
 
  Bugün 49 ziyaretçi (72 klik) buradaydı  



   

Selam Dünya !..gurup vakti bir aile sitesidir. çorbada tuzu olsun isteyenler, tenkit ve tavsiyeleri için (alt1946@windowslive.com) veya ( mim.sait@hotmail.com ) adreslerine e posta gönderebilirler !.. gurup vakti -Ailenizin Sitesi








Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden