orospunun arsızı 
 -ağlamayı silah bilir

  
 
  
sus hüsnüye
 senin bu şehirde
kırdığın ceviz kırkı geçti
 yediğin nane
kucaklar dolusu
 

 * * * * * 
     
sus hüsnüye 

orospunun arsızı suç bastırmada ağlamayı silah bilir 

bu seninkisi çakaralmaz 
 
eski hamamın eski tası 

zamane orospuları  yeni silahlar icad ettiler 

ağlamanın geçti modası 
                        

                        * * * * * 

                        
sus hüsnüye

 kocana taktığın boynuz

 kapılardan sığmaz oldu 

ancak o kulağı duvar soysuz 

yaşadığın aşka meşke aldırmıyor umursuz 

yahut fırsat bulamıyor 

gündüzleri çalıp çırpmaktan
 
ya da cumhuriyetin kazanımlarına 
ve laik yaşam tarzına dair 

cafcaflı nutuklar atmaktan 

akşamları da agabun meyhanesinde
 
 kadeh üstüne kadeh parlatmaktan 

yorgun düştüğünden olacak 

girer girmez zıbarıyor yatağa 

bu tempoya dayanmaz ki beden

 tamam da bunun sonu n'olacak 

görünen köyün kılavuzu diyor ki

nalları diktiğinde arkasında miras 

zengin ve azgın bir hüsniye kalacak 
 
                        

                        * * * * * 

                        
sus hüsnüye 

sizin bu şehirde kırdığınız ceviz kırkı geçti

 yediğiniz nane kucaklar dolusu 

senin sabi oğlanlarla paylaştığın fındık torba torba 

fırına verdiğin mercimek  çuval çuval 

fırıncı saymayı günah bilir 

orospunun arsızı  ağlamayı silah bilir

biriniz arsız biriniz hırsız
 bize mi düştü tasası

elini kolunu kaldıra kaldıra 

yeter okuduğun maval 

ne mal olduğunu iyi biliriz biz -git işine

bizi ne ilgilendirir

ille de ağlayacaksan bizi yorma boşu boşuna

"vallahi billahi yalan 

gözüm önüme aksın iftira"  

diye diye 

 git başka yerlerde ağla

sus hüsnüye