eskiden harranda bir nemrut vardı
 şimdiler saymakla bitmez" diyorlar
 "her kuru derede bin deli dumrul
 köprülere akçe yetmez" diyorlar
 
 * * * 
 batıdan doğdu güneş
 doğuya düştü gölgeler 
 ibrahimlere mancınıklar kurulsun
 gözün aydın nemrut 
 kendine secde et
 iblisin selamı üstüne olsun
  * * * 
 daha çok odun atıldıysa 
 dağlara uzandıysa ateş
 yine de bazı gönüllerde  dağlar gibi yüklüyse umut
 mancınıkta huzurlu bekliyorsa ibrahimler
 anla ki nemrut sen de kulsun  iblis boşa sevinir
sen boşa yorulursun 
     * * *  
     aslına rücu etti dönmeler
     sel gitti kaldı kum
     bizim vatan yaptığımız anadolu 
     o eski diyarı rum 
     kaymakta ayaklarımız altından
     inanılmaz bir kabus
     ateşin bol olsun nemrut
     iblisin selamı üstüne
     dirilttiği kulların
     dönmelerin elleriyle
     batıdan doğmak üzere güneş
     altında kıvranmakta kar
     erimede kar misali riya katılmadık imanlar
     şimdi ellerimizi yakan bir ateş
     bir güzel düştü eski zamanlar 
     şimdi yaşanan bir kabus bir garabet
     secdegah olmada her meydan
     sıkboğaz edilmiş umutlar
     ve ibrahimler mancınıklar üstünde 
      gözünüz  aydın olsun nemrutlar 
     
     * * *  
     yanıldığınızı göreceksiniz
     kopmak arifesindeyse kıyamet 
     kurulmak üzereyse mizan 
     açıldığında cümle defter 
     başladığında hesap
     tecziyeye tabi tutulacak zulüm 
     “keşke toprak olsaydım” hayıflanmasıyla 
     cehennemlerinize  sürükleneceksiniz 
     mazluma mağfiret zalime adalet
     göreceksiniz odunlarınızın gölgesinde
     isyanlarınızın semeresini nihayet
     
     

"eskiden harranda bir nemrut vardı
 şimdiler saymakla bitmez" diyorlar
 "her kuru derede bin deli dumrul
 köprülere akçe yetmez" diyorlar

   gözün aydın nemrut 
-doğuya düştü gölgeler