gurup vakti
  Gercekten Laik miyiz?
 

Gerçekten Laik miyiz?

 CEMAL KÜLÜNKOĞLU

 

Din bir inanç, uygulama ve organizasyon sistemidir.îslâm dininin en müstesna özelliği, hayatın her cephesine yönelmiş olmasıdır. İnsanın ve insanlığın bütün davranışları onun konusudur. Hal böyle iken hayatın bazı yönlerini ona kapatmak bu dinin kitabının, yani Kur'an-ı Kerim'in bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmamayı emreder.

Devlet dine karışmayacak, ama din işlerine bakan teşkilat devletin emrinde ve sultasında  olacak.

Müslümanlann dinî liderini devlet tayin edecek, dinin akide ve  esaslanın başkalarına yaymak için

bazı  sınırlamalar getirecek. Bunlann laiklikle  .bağdaşması mümkün değildir.

Laiklikte din  devleti idare etmez. Ama devlet de dini  kendi tekeline almaz. Bugün laik batı

ülkelerinde çeşitli dinî partiler vardır. Bunlar siyasî hayatta dinin tesirini teşkilath olarak

sürdürmektedir.  Kimse bunlara karışıp 'ne içinböyle yapıyorsunuz?' demiyor. Ama biz, birçok

siyasî kılıflar  uydurarak, değil siyasî sahada din ileteşkilatlanmaya, tslâm'ın esaslarını yaşamaya bile

mani olabiliyoruz. Üniversitelerde kızlarımızınbaşörtüsü ile  eğitim görmesine engel olmak

bunlardan sadece bir tanesidir.

 

 

 

 

     Konuya girmeden önce laikliğin ne olduğunu çok iyi anlamak lazım.  Anlaşılmayan birşeyi uygulamaya kalkmak, yahut anlaşılanı yanlış  uygulamak  felaket getirir. "Üşüyen  bir  insanı  sobaya götürün" dendiği zaman biz bunu

 

 

 

 sobanın içine atarsak, ısınması gereken kişiyi yakmış oluruz. Onun için bazı önemli konularda hassas davranmak gerekir. Acaba laiklik tutarlı ve geçerli bir sistem midir? Millet olarak bunu uygulamakta bir takım mahzurlar var mıdır? Zararı- kârı nedir? Yahut ne gibi  faydaları vardır? Bu konuda sadece kendi görüşlerimi sunmak istiyorum:

  Laiklik: "Din ve dünyevi otori telerin birbirinin faaliyet alanlarına karışmamasını, kendi öze! alanlarını, görevlerini ve yetkilerini kullanmasını, devletin dine veya dinlere karşı tarafsız kalmasını ve böylece din ve vicdan hürriyetinin sağlanmasını, buna muka bil dinî esasların da devlet ve dünya işlerine karıştırılmamasını gerektiren siyasi bir sistem ilkesidir."

 Laik sistemde her türlü hukuk düzenlemeleri,  kamu bürokrasisinin teşkilatlanması ve işlemesi dinden bağımsız olarak  gerçekleşir. Böyle olunca  da yönetimde görevli olan lar dünyevî otoritelerin rasyonel ve laik düzenlemelerine göre hareket ederler.

 

 

 

  Devlet deyince akla, belli bir ülkede ortak kanunlara bağlı şekilde yaşayan bir topluluğun meydana getirdiği siyasî teşkilat gelmektedir. Din ise, Allah (c.c.) tarafından konulan ve akıl sahibi insanlara dünya 've ahiret saadet yollarını gösteren ilâhî bir sistemdir.

  Bu tarifleri yaptıktan sonra şimdi siz bu devletle dini  birbirinden nasıl ayıracaksınız? Laik sistemin kendine göre kanunları olduğu gibi İs lâm'ın da kendine has değerleri, ilkeleri, prensipleri vardır. Bir anda bunları özdeşleştirmeye kalkmak çelişki olmayacak mı?  Bilindiği gibi devleti meydana getiren unsurlar üç tanedir. Bunlar: insan, ülke ve egemenliktir.

  insan, sosyal bir kurum olan dev letin doğması ve gelişmesi için en gerekli  unsurdur. Siz bunu dinden ayrı olarak düşündüğünüz zaman dinin hiçbir anlamı kalmaz. Din, madem dünya işlerinde bize rehberlik etmeyecekti, o halde niçin vaz'edilmiştir?

 

 

 

  Dini sadece ibadet şekillerini düzenleyen ve tarif eden bir  inançlar manzumesi olarak düşünemezsiniz. İslâm dini, kendi din kaidelerinidünya işlerini de düzenleyecek şekilde vaz'etmiştir. Onun için Peygamberimiz  (s.a.v.)'in ilk İslâm devleti, dinin getirdiği hukuk kaidelerine, onun kurduğu sosyal müesseselere göre idare edilmiştir.

 

 

 

 

 

  Egemenlik ise, başkalanna hakim olma, emir ve direktifler  vererek davranışları yönlendirme anlamına

gelmektedir. Şimdi siz bu egemenliği dinden nasıl ayıracaksınız? Din, kendisini kabul eden dindara, "Hayatına  ve bütün davranışlanna baştan sonuna kadar ben hakim olacağım" diyor. Ama siz ise laik düzeni egemen kılmaya çalışıyorsunuz. Dinin bir takım emirleri, yasakları vardır. Siz bunları hiç dikkate almadan kafanızdan emirler, yasaklar koyuyorsunuz.  Madem dinin emirleri, yasakları bizi ilgilendirmiyor, o halde ne için getirildiler?

 

 

 

  Dinsiz hayat başsız gövde gibidir. Baş gövdenin  işine karışmayacak ama gövdenin bir parçası olacak. Bu çelişkidir.  Böyle bir  şey  düşünülemez.

 

 

 

  Din ile  insan, dolayısıyla din ile devlet bir bütündür. Din insanlar için vardır. Onu yaşayacak ve uygulayacak olan insandır. Dini olan topluluğun meydana getirdiği devlet, dinden ayrı düşünülemez. Lokanta olarak açtığmız dükkânı hem lokanta hem de marangozhane olarak kullanamazsınız.

 

 

 

  Din bir inanç, uygulama ve organizasyon sistemidir, islâm dininin en müstesna özelliği hayatm her cephesine yönelmiş olmasıdır. İnsanın ve insanlığın  bütün davranışları onun konusudur. Hal böyle iken hayatın bazı yönlerini ona kapatmak bu dinin kitabının yani Kur'an-ı Kerim'in bir kısmına  inanıp, bir kısmına inanmamayı emreder.

 

 

 

 

 

 

 Kur'an sahifeler arasında sıkışıp kalmamalı,  amellerin   yönlendirilmesinde, sosyal ilişkilerin düzenlenmesinde itici ve yönlendirici bir kaynak olmalı.  Zaten gelişindeki esas maksat, duygu ve düşünceleri yönlendirmek ve  onların pratik ve sosyal hayata hükmetmesini sağlamaktır. Durum  bu merkezde  iken dini devletten ayn düşünmek yanlış olur.

 

 

 

 Dinin bir mânâsı da "gidilecek yol" dur. Dine mensup olan dindarların bu yoldan gitme mecburiyeti vardır. İnsan bir anda iki yoldan birden gi demez. Birinden gidiyorsa, öbüründen gitmiyor demektir.

 

 

 

  Laikliği tarif ederken, din ile devletin kesin olarak birbirinden ayrı olması gerektiğini belirttik. İslâm'ın tarifine baktığımız zaman, iman temeli üzerinde din olarak bildirilene inanmayı ve inanılanları hayatında uygulamayı mecburi kıldığını görü rüz. Buna göre dini devletten ayırdığınız zaman, inandığınız İslâmî değerleri kime, nasıl yaşatacaksınız?

  Din, yapısı itibariyle, içtimaî bir müessese olup, cemiyet realitesinden ayrılmayan derin bir temayül ve ihtiyaçtır. Bu ihtiyaçtan faydalanan insanlar, dinin icaplannı, esaslarını dikkate almak mecburiyetindedir. Din, hayat için bazı hareket ve faaliyet kaideleri ihtiva eder ve insanlara muayyen bir hayat yolu gösterir. Müslüman insanın İslâmî vazifelerinden biri de mensup olduğu dinin akide ve erkânını kendi nefsinde yaşadıktan sonra başkalarına da öğretmek, yaymak ve telkin etmektir. Bütün bu faaliyetleri icra etmek, laik sistemin şemsiyesi altında biraz zor gerçekleşir.

 

 

 

  'Gerçekten laik miyiz?' konusuna gelince görüyoruz ki, bu konuda da pek başrılı sayılmayız. Çünkü devleti dinden ayrı tutmuşuz ama dini pek devletten ayn tutamamışız. Haddizatında din de devlet de bağımsız olmalı. Ancak Türkiye'de dinin pek bağımsız olmadığı, din işleri teşkilatının yani Diyanet İşleri Başkanlığı'nın devlete ve hükümete bağımlı olduğundan  anlaşılmaktadır.

 

 

 

  Devlet dine karışmayacak ama, din işlerine bakan teşkilat, devletin Millî  Eğiitim Bakanlığının emrinde ve sultasında olacak, Müslümanlann dinî liderini devlet tayin edecek, dinin akide ve esaslarını başkalarına yaymak için bazı sınırlamalar getirecek. Bunların laiklikle bağdaşması mümkün değildir.

  Din, devletin emrine verilirse, politikanın emrine ve hizmetine girmiş, kudsiyetini ve ruhaniyetini kaybetmiş olur. O zaman da sathî sembollerle din idare edilmeye kalkılır

 

 

 

Ülkemizde bunun  acı misallerini.üzücü tablolarını görüyoruz. Bu sahada olup bitenlerin tafsilatına girmeye gerek yoktur. Kudsî olan dini rehber olmaktan çıkarıp, ilacı bulunmayan reçete haline getirmek telafi edilemez bir cinayettir.

 

 

 

  Memleketimizde devlet dinin işine karışmıyor, diyemeyiz. Çünkü birçok konuda yasaklamalar yahut sınırlamalar vardır. Meselâ, islâm cuma gününü  Müslümanların bayramı kabul eder, devlet etmez. İslâm cuma namazı kılınmasını emreder, devlet mesai saatini dikkate alarak buna izin vermez. İslâm hacca gidilmesini emreder, devlet gidenlerden

 

 

 

para ister. İslâm kurban kesilmesini emreder, devlet zoria postuna el koyar. İslâm kadınlara örtünmeyi emreder, devlet örtünenlerle mücadele verir. İslâm içkiyi yasaklar, devlet reklamını yapar. İslâm zinayı meneder, devlet teşvik eder. İslâm faizi haram kılar, devlet prensip haline getirir. İslâm fakire zekat verir, devlet fakirden vergi alır. Demek, devlet doğrudan değil de dolaylı olarak İslâm'ın hayat damarlarını kesiyor, yahut hareketine engeloluyor. Oysa bu laik dediğiniz ilkeye aykındır.

 

 

 

  Laiklikte din, devleti idare etmez ama devlet de dini kendi tekeline alamaz. Bugün laik Batı ülkelerinde çeşitli dinî partiler vardır. Bunlar siyasî  hayatta dinin tesirini  örgütlü olarak sürdürmektedir. Kimse bunlara karışıp, 'Ne için böyle yapıyorsunuz?' demiyor. Ama biz, birçok siyasî kılıflar uydurarak, değil siyasî sahada din ile örgütlenmeye, İslâm'-ın esaslarını yaşamaya bile mani olabiliyoruz. Üniversitelerde kızlarımızın başörtüsü ile eğitim görmesine engel olmak bunlanlan sadece bir tanesidir.

 

 

 

  Netice olarak deriz ki: İslâm dini kişinin hem din hem de dünya işlerini düzenler. Asr-ı saadette olduğu gibi Osmanlı döneminde de bu böyleydi. Osmanlı devresinde din ve devlet işleri tamamiyle dini kaidelere bağlıydı.  Altıyüz sene gibi uzun bir zaman böyle devam etti. Hiçbir zaman devlet  işleriyle din işlerinin birlikte yürümesi insanları geri götürmedi.Yetmiş senedir laik sistemle idare ediliyoruz, ne yaptık? Nereye gittik? Ecdadımız, İslâm an'anesine uyan idaresiyle altı yüz sene dünyaya hükmetti. Ama biz bu tam uygulayamadığımız laik sistemle evladımıza bile hakim olamıyoruz. İllede 'laik sistemle idare edileceğiz' diyorsanız, gelin hiç olmazsa bu sistemi olduğu gibi kabul edin. Devletin gücü dini ve dindarları baskı altına almasın, onları korusun.

 

 
  Bugün 4 ziyaretçi (4 klik) buradaydı  



   

Selam Dünya !..gurup vakti bir aile sitesidir. çorbada tuzu olsun isteyenler, tenkit ve tavsiyeleri için (alt1946@windowslive.com) veya ( mim.sait@hotmail.com ) adreslerine e posta gönderebilirler !.. gurup vakti -Ailenizin Sitesi








Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden